Havacılık tarihine yön veren birçok kaza vardır. Havacılıkta kurallar,
yeni gelişmeler ve ilerlemeler kazaların etkisiyle ortaya çıkmaktadır. 27 Mart
1977'de meydana gelen Tenerife faciası da bu kazaların en büyük örneklerinden
biri. Çünkü bu kaza hem teknik açıdan hem de pilotaj açısından adeta ders
niteliğindeydi.
Kazaya karışan iki uçakta Boeing 747 uçağıydı. Bu uçaklardan biri PANAM Havayolları'na diğeri ise KLM Havayolları'na ait uçaklardı. Boeing 747’ler o dönemde en popüler uçaklardan biriydi. Boeing 747'ler hakkında detaylı bilgi vereceğiz ama bu başka bir yazımızın konusu.
Şimdi kazanın yaşandığı 27 Mart 1977 tarihine gidelim. Kazaya karışan uçaklardan biri PANAM Havayolları'na ait Boeing 747 tipi uçak Los Angeles'tan havalanmıştı. Aslında uçağın ineceği pist Kanarya Adaları'nda bulunan Gran Canaria Havaalanıydı. Ancak o dönemde çok popüler olan bomba ihbarları havacılıkta birtakım aksaklıklara yol açmaktaydı. Nitekim bu uçuşta da böyle oldu ve Gran Canaria Havaalanı'nda bomba ihbarı yapıldı. Bundan dolayı uçaklar yakındaki başka bir pist olan Tenerife Los Rodeos Havaalanı'na yönlendirildi. Los Rodeos Havaalanı bu tür bir kalabalığa hiç alışık değildi. Normalde çok sakin olan ve nadir sayıda uçağın indiği bu havaalanında kule çalışanları için bu durum çok sıra dışıydı. 583 kişinin ölümüyle sonuçlanacak bu kazada olaylar bu noktadan sonra başladı. KLM pilotlarının acelesi vardı. Çünkü onlara verilen süreyi aşıp geç kalmak istemiyorlardı. Ancak uzun süre Los Rodeos'ta beklemek zorunda kaldılar. Pilotların sabrı giderek taştı. Nihayet Gran Canaria'da sorun çözülmüş ve pist açılmıştı. Los Rodeos'ta kule personeli KLM B747 uçağına pist başından giderek diğer pist sonuna taksi yapabilmesi için izin verdi. Taksi yolları kullanılamıyordu çünkü bu pist bu tür büyük uçaklar için uygun değildi. Uçaklarda mecburen pist üzerinden taksi yapmak zorundaydı. KLM B747 uçağı pist sonuna gidip 180° dönüşünü tamamlayarak son kontrollerini yapmaya başladı. Ancak başka bir sorun daha vardı. Los Rodeos Havaalanı'nı tamamen sis kaplamıştı. Havaalanı'nın etrafındaki yüksek dağlar bu durumun yaşanmasına sık sık neden oluyordu. Bundan dolayı kule personeli hiçbir şekilde pist üzerindeki uçakları göremiyordu. Ayrıca pist ortasında ışıklandırma olmadığı gibi yerdeki uçaklar için radar sistemi de yoktu. Dolayısıyla pilotlar ile kule arasındaki tek irtibat telsiz bağlantısıydı.
KLM B747 uçağı pistteki yerini almışken kule PANAM B747 uçağına da piste girme izni vermişti ve 3. çıkıştan çıkmaları gerektiğini söyledi. Ancak bir sorun vardı, 3. çıkış bu tarz büyük bir uçağın dönmesi için imkansızdı. Pilotlar bundan dolayı 4. çıkışa doğru ilerlediler ve kuleye bilgi verdiler. Kule KLM B747 uçağına kalkış için beklemeleri gerektiğini söyledi. Ancak telsiz konuşmaları net bir şekilde anlaşılmıyordu ve pilotların daha fazla sabrı kalmamıştı.
Kaptan Van Zanten KLM Havayolları'nın en deneyimli pilotlarından biriydi. Hatta Havayolu reklamlarında dahi oynuyordu. Van Zahten son 3 aydır çok fazla uçuş yapmamıştı. Eğitim maksatlı diğer pilotlarla simülatörde çalışmalar yapıyordu. Bundan dolayı eğitim sendromu içindeydi yani günde yüzlerce iniş kalkış senaryosu yapıyor ve bu iniş kalkışlarda da tabi ki gerçek uçuşlar kadar her şeye dikkat edilmiyordu.
Kaptan Van Zahten kuleden gelen
komutu tam duymasa da kalkış izni verildiğini düşünerek uçağı tam gaza aldı. Bu
sırada PANAM B747 uçağı hala pistteydi. Kalkış koşusu esnasında kokpitte
bulunan uçuş mühendisi kaptan Van Zahten'e PANAM pistten ayrıldı mı diye sordu
kaptan ise umursamaz bir tavırla evet diyerek geçiştirdi. Uçuş mühendisi
kokpitin hiyerarşik olarak en alt seviyesindeydi. PANAM'ın pist üzerinde
olduğunu düşünse de daha fazla ısrar edemedi. PANAM 747 pilotları ise sakin
sakin pist üzerinde taksi yaparken devasa bir Boeing 747'nin üzerlerine doğru geldiğini
gördü ve çaresizce sola manevra yaparak pist dışına çıkmaya çalıştılar. Ancak
bu manevra yeterli olmadı ve KLM uçağı PANAM uçağının üst tarafına çarptı ve
düştü. KLM uçağında herkes vefat ederken, PANAM uçağında sadece 61 kişi hayatta
kaldı. Toplamda 583 kişi hayatını kaybetmişti. Bu kaza adeta bir hatalar
zinciriydi. Yine de her şeye rağmen bu kaza olmayabilirdi. Ancak ne yazık ki
KLM uçağında 55 ton yakıt vardı ve uçak çok ağırdı. Uçaklar ağır olduklarında
kalkış mesafeleri artar. Dolayısıyla çarpışma gerçekleşti ve yüzlerce insan
hayatını kaybetti. Bu kaza müfettişler tarafından aylarca incelendi ve ders
niteliğindeki bu kaza havacılıkta birçok gelişmeye ve yeni kurallara neden
oldu. Havacılık tarihi bir kez daha kanla yazıldı.
![]() |
Çarpışma Anının Canlandırması |
![]() |
Kaptan Van Zahten |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder